Blogun arka planına mankenlik yapan fincan; kaç ağıza değmiş, kaç cezveyle dostluk kurmuş, kaç kişinin sohbetine kulak misafiri olmuş kimbilir. Bazen bir bayramda yanında gelen likörle hafiften çakırkeyif daha bir neşeyle yerleşmiş dolaptaki yerine. Annemin çeyizinden kalma, bakmayın genç ve güzel göründüğüne, yaşı 60 civarında olsa gerek. Kendimi bildim bileli gözümün önündedir, aklım biraz başıma gelip kahve pişirmeyi becerince babamın akşam kahvesini elimle yapıp bu fincanda sunmaya başlamıştım. Dökmemek için gözüm fincanda babamın eline teslim ettiğinde ödül olarak şu dizeleri alırdım her seferinde:
"Ehl-i keyfin keyfini kim tazeler
Taze elden, taze pişmiş, taze kahve tazeler"
Bu fincanlar ( bir takımdan arta kalan birinin tabağı çatlak üç parça) artık benim evimde kutsal bir emanet gibi baş köşede. Babamsa hangi fincanla sunarsam sunayım artık taze olmayan elimden içtiği kahveler için bile bu dizeleri söylemeye devam ediyor...
Gönderen: Leylak Dalı
Ne güzel bir blog olmuş. Ellerinize sağlık:)
YanıtlaSilÇok teşekkürler, katkılarınızla daha güzel olacak umuyorum, sevgiler...
Sil