Kahveyi anneannemle birlikte tanıdım diyebilirim. Senelerce kahve ilk önce el değirmeninde çekildi ve sonra pişirildi. En tazesi bu şekilde içilirmiş. Ben 8 yaşındaydım anneannemi kaybettiğimde. O yaşıma kadar, ona her gittiğimde el değirmenini elime alır, sapını çevirmeye başlardım. Cam vitrinde duran kahve fincanları, yaldızlı bardaklara bakarak, anneanne bunlarla neden içmiyorsun diye sorardım. Her defasında aynı cevabı alarak: "Senin kızım onlar, çeyizine". Hiç kullandığını görmedim. Sonrasında, 16 sene sonra dedem vefat etti. Onlar yine aynı yerinde bekledi. Evi boşaltmaya ben gittim ve hep aynı ritüel gözümün önüne geldi. Şimdi bu fincanlar mutfağımda ayrı bir dolapta duruyor. Her gördüğümde, anneannem, el değirmeni, kahvesi, sigarası, dedem ve o ev gözümün önüne geliyor. Arada bir, çok keyifli birşey yaparken de yanıma davet ediyorum onları...
Gönderen: Düşlerin Rengi/Zeynep
evet kahve ritüelleri farklıydı onların..
YanıtlaSilben de halamın evindekivitrinde duranları severdim..bayramlarda kullanılırdı onlar..
çok güzel anıları dile etirmek.. birküçük kartopu her birimizin anıları.. çığ başlatıyorlar..içimizde..
atalet
atalet hn. haklısınız. birşey hatırlayınca, bakmışız nerelere gelmişiz birden, içimizde büyüyen özlemler..
YanıtlaSil